Milattan önce; dünyanın en eski yerleşim alanlarında görülen alçı büyüsü, Milattan sonra uygarlıklar tarafından inşaat malzemesi olarak günümüze kadar ulaşmış... Bu serüven içinde alçının kolay kullanımı, sanatla bile birleşmiş. Öyle ki, Avrupa tarihinde mimar ve ressamlar bile alçının kolay kullanımından etkilenip; iç ve dış yapılarda ondan özenle faydalanıp, işlemelerde, sütunlarda ve tavanlarda kullanmışlardır. İşte tüm bu ihtişamlı dönemlerden geçen alçının; nem çekme özelliği, yangına dayanıklılığı ve yapısının insan sağlığına olumsuz etki etmemesinden ötürü kullanımı yaygınlaşmıştır. Bugün, değişen teknoloji ile gelişen ve yaşam alanlarımızda bizimle nefes alan alçı, kendi sektörünü yaratmıştır.
Yapılar değişir...
Çünkü dünya değişir. Alçı, binlerce yıllık bir çabanın sonucunda gelmiştir ve gelişmeye devam etmektedir. Bu gelişim, toplumların dinamikliği ile doğru orantılı olup, ihtiyaçlar ve ihtiyaçların doğurduğu eş zamanlı gerekliliklerden beslenmiştir.
Teknolojinin değişim hızı ve yenilenme süreci, her geçen gün çok daha hızlı bir şekilde ilerlemektedir. Teknolojinin devinim hızının yükselmesi ve her yeniliğin bir değişimi beraberinde getirmesiyle en yenisi, her zaman değişimin zirvesine layıktır.
Değişen her şey; yeryüzündeki sanatın bir parçasıdır!
Değişimin zirvesine layık olmak; sadece yeni olanı sunmak değil, uygulanabilirliği ile yaşam alanlarınıza estetik katacak, yapının mimarisine uygun bir formül ile çalışanlarına/yaşayanlarına huzur verecek ürünler sunmaktır.